6 Nisan 2009 Pazartesi
INTERNETTE DAGITILAN PAYLASIM LINKLERI..
YASAKLI BITKILER..
4 Nisan 2009 Cumartesi
Avukatlar Gunu Kutlu Olsun..5 Nisan Avukatlar Gunu Tarihsel Dayanagi..
5 Nisan Avukatlar Gunu Tarihsel Dayanagi
5 NISAN 1958 BARO BASKANLARI IZMIR TOPLANTISI:
3 Ocak 1934 de İzmir’de yapilan “Turkiye Avukatlar Birligi” Toplantisinda; “Turkiye Barolarinin ayni cati altinda toplanmasi dusuncesi” kabul edilmistir.
5 Nisan 1958 tarihinde tum Baro Baskanlari İzmir’de Ticaret Odasi Toplanti Salonunda toplanarak, iki gunluk calisma sonunda Barolar Birliginin kurulus calismalarini gorusmuslerdir. Toplanti sonucunda temenni niteligindedir.
Toplanti Tutanaklari 7 Nisan 1958 Pazartesi tarihli Demokrat İzmir Gazetesinde yayinlanmistir. 5 Nisan Avukatlar Gunu kabul edilmesine iliskin gorusmeler su sekildedir.
Ankara Delegesi Asim Ruacan;
Avukatlar gununun tespiti hakkindaki gorusmeler sonuclanmistir. Ben sahsen 5 Nisanin kabulunu teklif ediyorum.
İzmir Delegesi Enver Arslanalp;
Biz İzmir Barosu olarak 5 Nisani kutladik. Bu artik gelenek haline gelmistir.
Ankara Delegesi Kongre Baskani Mehmet Nomer;
Biz Muhamat Kanununun yururluge girdigi tarihi tetkik ettik. Bu tarih 27 Nisandir. Ancak, 5 Nisani ayri olarak kabulde mahzur yoktur.
İstanbul Delegesi Ahmet Hamdi Sayar;
Bizce de 5 Nisanin kabulunde mahzur yoktur.
Sivas Delegesi Serafettin Solakoglu;
Bu konuyu Barolar Birligi kurulduktan sonra yetkili organ ele alsin, teklifindeyim.
Baskan bu teklifi oya sundu ve ittifakla kabul edildigini bildirdi.
Toplantiyi idare eden Baskan Vekili ve İzmir Delegesi Necdet Oklem;
Gundemdeki konular sona ermistir. Acilista oldugu gibi, kapanisi da bu guzel toplantiyi yapan Ankara Barosu Baskani ve Toplanti Baskanina birakiyorum.
Ankara Barosu Baskani ve Toplanti Baskani Mehmet Nomer;
Bu toplantiya katilan butun arkadaslarima tesekkur ederim. Mesaimiz musmir olsun, Avukatlik Meslegi ilelebet payidar olsun. Hepinizi saygi ile selamliyor ve toplantiya son veriyorum.
Toplanti 18.20 de sona ermis ve is bu tutanak tarafimizdan tanzimle imza olunmustur.
Baskan Mehmet Nomer(Ankara)
Baskan Vekili Necdet Oklem(İzmir)
Yazman Gulser İyigun (Aydin)
Yazman Esref İnceoglu (Diyarbakir)
Alinan kararlar iki baslikta toplanmistir.
a. Turkiye’deki Barolarin Bir Ust Kurulda Toplanmalarina. (Alinan kararda Turkiye Barolar Birligi ismi kullanilmamistir)
b. Her Yil 5 Nisanin Avukatlar Gunu Olarak Kutlanmasina Karar Verilmistir.
Bu olaydan 70 yil once İstanbul Barosu, 5 Nisan 1878 tarihinde ilk Genel Kurulunu yapmis olmasina ragmen, 5 Nisan 1958 toplanan Turkiye Barolari’nin 5 Nisan tarihini secmelerinin ozel bir nedeninin olup olmadigi saptanamamistir.
Daha sonra 06.02.1963 yilinda toplanan İzmir Barosu Yonetim Kurulu, 5 Nisan tarihini Avukatlar gunu olarak kabul edip, kutlama karari almistir.
1136 sayili Avukatlik Yasasinin gecici 10. Maddesine uyarinca Turkiye Barolar Birligi kurulmus, 9 Agustos 1969 tarihinde Ankara da ilk kez Turkiye Barolar Birligi Genel Kurulu yapilmistir.
Turkiye Barolar Birligi Yonetim Kurulu 11.08.1969 tarihindeki ilk toplantisinda;
“Her yil Avukatlar gunu yapilmasina ve bu gunun tespiti icin gerekli incelemeleri yapma gorevinin Avukat Osman Kuntman a verilmesine” karar verilmistir.
Avukat Osman Kuntman, Turkiye Barolar Birligince verilen bu gorevi yerine getirerek 6 Eylul 1969 tarihinde hazirladigi raporunu Turkiye Barolar Birligi Baskanligi’na sunmustur.
Turkiye Barolar Birligi Av. Kuntman dan raporunu acele vermesini istemistir. Sayin Kuntman 10-15 gun gibi kisa bir sure icerisinde bu raporunu Turkiye Barolar Birligi’ne sunmustur. Rapor iki sayfadan ibarettir. İlk sayfa 6 Eylul 1969 tarihini tasimakta ve “ilisikte raporunu sundugunu” belirtmektedir. İkinci sayfada kisaca İstanbul Barosunun kurulus tarihcesi anlatilmistir.
İkinci sayfanin 7. Paragrafinin son satirinda “İstanbul’da Kurulan İlk Baro olan Cemiyeti Daime’nin kurulus tarihi 24 Mart 1878” olarak gecmistir.
Devamla 2. Sayfanin sonunda;
“Cumhuriyet Doneminde 3 Nisan 1924 gunu, 460 sayili Mahamat Kanunu yururluge girmistir.
Bu kanuna gore İstanbul Barosunun ilk Genel Kurulu 18 Agustos 1924 gunu yanan Adliye Sarayinda toplanmistir”
Demistir.
İstanbul Barosu Avukatlarindan Osman Kuntman daha sonra yaptigi ayrintili incelemede bu gorusunu degistirmistir.
Turkiye Barolar Birligi 06.09.1969 tarihli Yonetim Kurulu Toplantisinda “Av. Osman Kuntman in Avukatlar gununun tespitine iliskin raporu incelendikten sonra ve bu konuda incelemeler tamamlandiktan sonra bir karar verilmesi” kararlastirmistir.
2. TEKIRDAG 15, 16 MAYIS 1987 T.B.B GENEL KURULU, AVUKATLAR GUNUNUN KABULU :
Bu hususta uzun bir sure karar alinmamis, 15-16 Mayis 1987 gunlerinde Tekirdag’da yapilan Genel Kurulda, Av. Nebi İnal, Av. Gunes Atabey, Av. İskender Ozturanli, Av. Fadil Aktop, Av.Ahmet Ersoz, Av.Yillmaz Korkma, Av. S.Yuksel Usak, Av. K. Ozturk, Av. T. Karal, Av. .Mustafa Pacen in Divan Baskanligina ortak onerge vererek 5 Nisan tarihinin Avukatlar gunu olarak kutlanmasini istemislerdir.
Onerge hakkinda soz alan İzmir Barosu Delegesi Avukat Enver Arslanalp Genel Kurulda tutanaklara gecen konusmasindan;
Av. Enver ARSLANALP (İzmir Barosu)-
Efendim 5 Nisan, Avukatlar Gunu olarak oteden beri kutlanmaktadir. Bu toplum katmanlarinda tutmus durumdadir.
5 Nisanin Avukatlar Gunu olarak kutlanmasi 1958 yilinda İzmir’de barolar arasi bir kurul ve Turkiye Barolar Birligi’nin gerceklesmesi yolunda bir karar alindi. Yani Turkiye Barolar Birligi o karardan sonra yapilan savasimlarla gerceklesti ve o toplantida kutlanmasina karar verildi.
İleride, ki bunun savasimini hep birlikte verecegiz, bir oz yonetim ve bagimsizliga barolar kavustugu zaman. Onu da ayrica bir bayram gunu olarak dusunulebilir veyahut da tekrar bir gozden gecirilir, ama simdilik dusuncemiz bundan ibarettir.
Saygilar sunarim.
Alkislar.
BASKAN-
Tesekkur ederiz Sayin Ozturanli.
Baska soz almak isteyen var mi?... Yok.
Biraz once okumus oldugum onergeyi oylariniza sunuyorum: 5 Nisan gununu Avukatlar gunu altinda kutlamayi kabul edenler...Etmeyenler...
Oybirligiyle 5 Nisan Avukatlar gunu olarak kabul edilmistir.
Alkislar.
Tutanaklardan belirlendigi gibi Turkiye Barolar Birligi 15, 16 Mayis 1987 yili Genel Kurulu, 5 Nisan Gununu Avukatlar gunu olarak oy birligiyle kabul etmistir.
Yapilan arastirmada, Baro Baskanlarinin İzmir de neden ilk kez 5 Nisan 1958 de toplandiklari, bu tarihin 70 yil once 5 Nisan 1958 de toplandiklari, bu tarihin 70 yil once 5 Nisan 1878 de yapilan İstanbul Barosunun ilk Genel Kuruluyla ayni gun olmasinin ozel bir nedeninin olup olmadigi saptanamamistir.
3. 5 NISAN 1878 ISTANBUL BAROSUNUN ILK HEYET-I UMUMIYESI:
Av. Osman Kuntman 1969 yilinda İstanbul Barosunun kurulusuna iliskin tamamlayamadigi calismasini, 4 Ocak 1975 tarihinde tamamlayarak İstanbul Barosu Yonetim Kurulu’na vermistir. Daha sonra gerek İstanbul Barosuna verdigi raporda ve gerek Nisan 1988 tarihinde İstanbul Barosu Derisinde yayinlanan yazisinda ilk toplanti tarihinin 24 Mart 1294 Mali, 5 Nisan 1878 Miladi oldugunu kabul etmistir.(İstanbul Barosunun tarihcesi ile ilgili arastirmalar yapan Ozkent, Tan, Betil İstanbul Barosunun ilk Genel Kurulunun 5 Nisan 1878 tarihinde yapildigi konusunda gorus birligi icindedirler.) Av. Osman Kuntman ile yaptigim gorusme ve belgelerin bir kisminin ozgun metinlerini inceleme neticesi İstanbul Barosu’nun ilk Genel Kurulunun 5 Nisan 1878 tarihinde toplandigi gorusundeyim.
Avukat Osman Kuntman’la cok kez telefonla gorustuk ve bu tarihsel eksikligin giderilmesi icin sozlestik, 3 Mart 1999 saat 16.30 da Karakoy’de Tarihi Omer Abet İs Hanindaki burosunda bulustuk. Kendisine Turkiye Barolar Birligine verdigi 6 Eylul 1969 tarihli raporun fotokopisini gosterdim. Once rapordaki yazim ve imla tekniginin kendi yazi ve imla teknigine pek uymadigini belirtti, arsivini arastirdi ve Turkiye Barolar Birligine 30 yil evvel verdigi raporun suretini buldu. Raporu birlikte inceledik. Kendisi raporunun 7. Paragraf son satirindaki 24 Mart 1878 tarihinin yanlis yazildigini, aslinda İstanbul Barosuna temel teskil eden tarihin, İstanbul Barosu ilk Genel Kurulunun 5 Nisan 1878 oldugunu, bunu yazdigi yazilarinda ve kitaplarinda da belirttigini vurguladi. Diger arastirmacilarinda bu goruste oldugunu belirtti.
Bu tarihsel gelisme isiginda, Turkiye Barolar Birligi’nin kurulusu ayni gun yapilmis iki tarihsel toplantiya dayandirilmalidir. Bunlardan ilki Birligin kabul ettigi 5 Nisan 1958 tarihinde İzmir’de toplanan Baro Baskanlarinin toplantisidir. Digeri ise cok mutlu bir tarihsel rastlanti olan, İzmir’deki toplantidan 70 yil once ayni gun yapilmis olan 5 Nisan 1878 İstanbul Barosunun İlk Genel Kurul Toplantisidir.
Bu arastirmamizda 1969 yilinda 5 Nisan Avukatlar gununun saptanmasindaki arastirma eksikligini de tarihsel tanik ve belgeleriyle acikladigimi saniyorum.
Umarim, Barolar Birligi ilk Genel Kurulunda 5 NİSAN AVUKATLAR GUNUNUN TARİHSEL DAYANAGİNİ, 5 NİSAN 1958 İZMİRDE TOPLANAN BARO BASKANLARİ TOPLANTİSİ VE 5 NİSAN 1878 İSTANBUL BAROSUNUN İLK HEYET İ UMUMİYESİ OLARAK degistirilir.
Av. Adil Giray CELIK
KAYNAKCA:
1. BETİL Av. Aden , İstanbul Barosunun tarihcesi, İstanbul Barosu Dergisi 1978/ Ocak, Subat Mart.
2. KUNTMAN Av. Osman, Turkiye de Avukatlik Meslegi, İstanbul Barosunun Tarihcesi, İstanbul Barosu Dergisi, Bu eser ayrica 1988 yilinda Ufuk Matbaasinda basilmistir.
3. OZKENT Av. Ali Haydar, Avukatin Kitabi, İstanbul Arkadas Basimevi 1940.
4. TAN Av. Hasan Basri, İstanbul Baro Reisi, İstanbul Baro Mecmuasi, Cumhuriyetin 15. Yil Donumu Fevkalade Nushasi, İstanbul 1938.
5. Demokrat İzmir Gazetesi 7 Nisan 1958 Tarihli Sayisi.
6. Turkiye Barolar Birligi Tutanaklari ve kayitlari.
Av.Adil Giray CELIK
Denizli Barosu Avukatlarindan
Kaynak: http://www.maviokul.com/forum/index.php?topic=299
1 Nisan 2009 Çarşamba
DELILIGE OVGU..
...Zira burada bu defa, sulukler ornegi dillerini kullanir gibi gorununce kendilerini birer kucuk tanri sanan ve Latince bir nutukta, sozu bilmece haline koyan, birkac Grekce kelimeyi ipsiz sapsiz bir halde karistirmayi harikulade bir sey sayan gunumuzun retorik bilimi hocalarini taklit etmek istiyorum. Bunlar hicbir yabanci dil bilmezlerse kuflu bir kitaptan birkac eski kelime cikarir ve okuyucunun gozunu kamastirirlar. Bunlari anlayanlar, kendi engin bilgilerinden lezzet duymak firsatini bulurlar ve boylece gururlari oksanir; anlamayanlara anlasilmaz gorunmeleri oraninda da hayranlik konusu olurlar. Zira uzaktan gelen seylere hayran olmak, dostlarim icin az bir zevk degildir. Eger bu sonuncular arasinda, bilgin gecinmek isteyecek kadar bos olanlar bulunursa, kucuk bir memnuniyet gulumsemesi bir onaylama isareti ve eseklerinkine benzeyen bir kulak hareketi, cahilliklerini baskalarinin gozunde ortmek icin yeterli olacaktir...
Bu satirlar Erasmus’un Delilige Ovgu’sunden bir alinti… Bilgin 1465-1536 yillari arasinda yasadi. Kitap 1509’da yazildi ve su anda tam 500 yasinda. Dikkatinizi cekti mi bilmiyorum; ama aradan gecen 500 yila ragmen gunumuz “konusmacilarinda” pek bir degisiklik yok gibi gorunuyor degil mi? Bir zamanlar kendilerinin iyi bir sey yaptigini sanan bu insanlar Latince’ye Grekce kelimeler katiyordu, simdi de bizim insanlarimiz Turkcemizin icine İngilizce kelimeler karistiriyor. Dil bilincine sahip olmak hepimizin sorumlulugu- bu gercek. Aradan gecen uzun yillara ragmen deliligin sitemlerine devam etmesi zorunlu bir gereklilik gibi gorunuyor. Umarim biz bilincli bireyler olarak oncelikle kendimiz buna dikkat eder ve cevremizdeki kisilere de iyi ornek olarak dile hak ettigi onemi iade ederiz.
..
Zamaninizi ayirdiginiz ve (umuyorum ki) dil konusuna hassasiyet gosterdiginiz icin tesekkur ederim..
..
..
GUZEL BIR AVRAT (KADIN) NASIL OLMALIDIR?
From: Serap Dogru
Subject: Guzel bir avrat nasil olmalidir?
Date: Mon, 30 Mar 2009 11:04:36 +0000
GUZEL BIR AVRAT NASIL OLMALIDIR?
Bu tarifi 700 yil once bir bilen yazmis. Ama tarif bence ilginc..
"...Ey ogul! Simdi sana avratlarin guzellik alametlerini anlatacagim. Bu alametlere sahip olan avrat, avratlarin en guzelidir. Alametler ne kadar az ve eksik olursa, avrat da o kadar az guzel olur.
Guzellik alametleri iste bunlardir:
Avradin dort nesnesi kara gerek: Saci, kasi, kirpigi ve gozunun karasi.
Avradin dort nesnesi kizil gerek: Dili, dudagi, yanaklari ve avurdlari.
Avradin dort nesnesi yuvarlak gerek: Yuzu, gozu, topuklari ve bilekleri.
Avradin dort nesnesi uzun gerek: Boynu, burnu, kasi ve parmaklari.
Avradin dort nesnesi hos kokulu gerek: Burnu, azasi (eli, kolu, ayaklari ve bacaklari), koltuk altlari ve ayaklari.
Avradin dort nesnesi genis gerek: Alni, gozleri, gogsu ve butlari.
Avradin dort nesnesi dar gerek: Burun delikleri, kulak delikleri, gobek deligi ve agzi.
Avradin dort nesnesi kucuk gerek: Agzi, elleri, ayaklari ve kulaklari.
Ve dahi avradin basi ne buyuk ve ne kucuk ola.
Ve boynu ne uzun ve ne kisa ola.
Ve eti dahi degirmi (yuvarlak) ola.
Ve benzi ak ola veyahut kaz benizli veya karayagizin guzeli ola.
Ve teni de pembe ola.
Ve saci sik ve uzun ola. Zira sac avradlarin yuzsuyudur.
Ve guldugu vakit guzel ola. Zira avradin gulusunun hoslugu, diger ozelliklerinden once gelir.
Ve gozlerinin karasi cok ola, kaslari da catik ola.
Ve yurudugu zaman, kalcasinin etleri deprene.
Ve huyu tatli ola, sozu tatli ola ve yumusak ola.
İste ey ogul! Bu yazdigimiz sartlar hangi avratta varsa, o avrat guzelliginin olgunluguna ulasmis demektir...
.
.
.
ARILAR ve SINEKLER..
From: hatice yildiz
Subject: Arilar ve Sinekler..
Date: Wed, 1 Apr 2009 10:46:54 +0000
ARILAR ve SINEKLER..
Arilar bilindigi gibi zarkanatlilar takimina girer, sineklerse kisaduyargali iki kanatlilar takimina. Canim ikisi de bocek, ikisi de birbirine benziyor, ikisinin de iki kanadi alti ayagi var, ikisi de ucuyor, mamafih ne fark var, demeyin sakin. Cok fark var efendim, cook!Bir kere arilar uretirler. Urettiklerinden hem kendileri yararlanir hem baskalari. Omurlerini, birseyler ortaya koymak icin gecirirler. Elin (otekinin) emegiyle degil elin emegiyle gecinirler. Gorme duyulari cok gelismistir. Bu duygularini cirkine, pise ve pislige konmak icin degil guzeli, cicegi, tomurcugu gorup ona konmak icin kullanirlar. Cicegi severler, lakin bu sevgi tuketici degil uretici sevgidir. Onun icin de sevdikleri cicegi bala donustururler.
Sineklere gelince: Onlar yalnizca tuketicidirler. Baskalarinin yaptigina konmak icin yasarlar. Onun icin de koku alma duyulari cok gelismistir. Ancak bu duyularini uretmek icin degil tuketmek icin kullanirlar. Sineklerin koku alma duyusunun gelismis olmasi kotu kokuyla iyi kokuyu ayirt etmeleri anlamina gelmez. Onun icin bala da konarlar pislige de. Helal haram demezler, kokmus ve les, beles ne bulurlarsa atlarlar. Severler, sevgileri uretici degil tuketici bir sevgidir. Sevdikleri her seyden karsiliksiz yararlanmanin yaninda, tasidiklari mikroplari da ona bulastirirlar. Arilar caliskandirlar. Gelisiguzel degil sistemli calisirlar. Onlarin isleri aralarinda sûra iledir. (Arap dilinde, sûra kelimesi aslen arilarin cicek cicek gezerek balozu toplamalarina verilen isimdir.) Aralarinda is bolumu yaparlar. Herkes yerini yurdunu bilir. İsci arinin omru erkek aridan uzun olur. Bu onun calismasinin bereketidir. Bir isci ari haddini bilir. İsini gucunu birakip da ana arinin isine burnunu sokmaz. İsine bakar, arkasina degil. Baskasinin ne yaptigindan cok kendisinin ne yaptigiyla ilgilenir. Bilir ki, yaptigi isin sonucunda hem kendisi hem baskalari yararlanacak. O, kendisini kurtarmak icin calissa dahi bundan baskalari da kârli cikar. Onun calisma hirsi, bir bencilligin degil bir gayretin urunudur. Sinekler yalnizca tembel degil, ayni zamanda asalaktir da. Calismadiklari, bir is ortaya koymadiklari icin, dayanismaya da ihtiyac duymazlar. Cemaat halinde degil suru / cemadat halinde yasarlar. İsleri olmadigi icin aralarinda is bolumu de yoktur. Cunku isleri gucleri baskalarinin ortaya koydugu bali araklamak ve hatta ona mikrop karasi calmaktir. Trene bakan inekler kadar bile uslu degillerdir, olsa olsa tren taslayan haylaz cocuklara benzerler. Cunku ne lokomotif olabilmisler, ne vagon, ne ray ve hatta ne de raylarin arasina kalas. Sinekler, baskalarinin yaptigi ballar ve kazuratlarla ilgilenirler, bunlarin arasini ayiramadiklari icin de hep pisi temize, sevabi gunaha, pirinci tasa karistirip dururlar.
Arilar bana Hz. Omer’e atfedilen “Kizmayan adamin esekten ne farki var? sozunu hatirlatirlar. Zararsizdirlar, lakin kendilerine zarar verildigi zaman kizarlar ve oleceklerini bile bile sokarlar. Cunku cok onurludurlar. Durduk yerde kimseye ilismezler ve kolay kolay da kizmazlar. Kizdiklari zaman ise olume dahi goz kirpmadan giderler, siz deyin intihar ben deyim istishad, onlarin ki onurlu bir hayatin onurlu bir bicimde sona erdirilmesidir. Yuvalarini dagitana, mahremiyetlerini ihlal etmeye kalkana, ballarini hoyratca calana tipki Filistin’in istishad eyleminde hayatini yitiren aziz cocuklari gibi cehennem kesilirler. Sinekler ise zararlidirlar. Size ters gelebilir ama igneleri olmadigi, ne kadar kovalarsaniz kovalayin hic kizmadiklari halde zararlidirlar. Konduklari her nimete mikrop tasirlar, o nimeti mahvederler. Ne dersiniz, sinekler acaba onuruna dokununca kizan, kizinca sokan ve sokunca olen bal arilarina terorist, calisan arilara da enayi gozuyle bakarlar mi?
Ben sineklerin dilinden anlamiyorum da.
MUSTAFA ISLAMOGLU
FIKRA GIBI..
Temizlikci bir kadin disardan İlkokul diplomasi almak icin sinava girer.
Tabiat bilgisinden sorular ve cevaplar soyle:
-Soru Mide ne is yapar?
-Cevap... Sindirim yapar, yediklerimizi ogutur.
-Soru 'Akciger ne is yapar?'
-Cevap... Solunum yapar, bizi yasatir.
-Soru Kalp ne is yapar?
-Cevap... Dolasim yapar.
-Soru Beyin ne is yapar?
-Cevap... Bizim apartmanda kapicilik yapar.
.
Fikra Gibi Adi..:Bot Ne Kadar?
Abimiz koyu kahverengi deri, yarim botu alip kasaya yanasiyor.
Kasadaki kiz botlari posete koyarken, sayin abimiz de soruyor;
- 43 lira degil mi?...
- Kiz, 'Ne munasebet' der gibi bakiyor ve 'Bunlar orijinal deri...
İndirimli fiyati 180 lira.'
Abimizin bitis cumleleri, kizcagizin kopus anina denk geliyor;
-Olur mu hanimefendi, bakin altinda 'Size 43' yaziyo
.
Fikra Gibi Adi..:Natasa
İzmir'de 15 yil kadar oluyor, macta yanima suzme
Karadenizli muthis cenebaz bir vatandasimiz dustu. Gunun olayi idi
Natasa konusu. Evli idi, onun da ilgisi vardi Natasalara.. Dayanamadim
sordum. 'Karinizi aldatmak nasil bir duygu' diye acaba? Sucluluk
duymuyor muydu?
Verdigi cevap su oldu:
- Onlar da kari diye yillarca bizi aldatmislardur da!
.
Fikra Gibi Adi..:Ne Doktormus be!
Yillar once bir Karadeniz kasabasinda gorev yaparken, kansizlik nedeniyle basvuran bir hastami muayene ediyordum.
Konjoktiva dedigimiz alt goz kapaginin icine bakarken, bir yandan da:
'Amca sende basur mu var?' dedim. Kansizligin bas sebeplerinden
biridir ve Karadeniz'de bu duruma sik sik rastlanir.
Amcanin disari cikarken yanindaki arkadasina soyledigini hâlâ hatirlarim...
"Ne doktormus be, helal olsun..! Gozumden bakti, ....otumdekini gordu.
.
Fikra Gibi Adi..:Duzen>
Ecevit 1997 yili secim kampanyasinda konusuyor:
"Bu duzen degisecektir"
Bir vatandas bagirmis:
""Duzen hayatindan memnun; duzulen ne zaman degisecek?""
..
Ileti icin Sayin Dalkan Delican’a tesekkurlerimle..