1 Nisan 2009 Çarşamba

DELILIGE OVGU..

DELILIGE OVGU..
...Zira burada bu defa, sulukler ornegi dillerini kullanir gibi gorununce kendilerini birer kucuk tanri sanan ve Latince bir nutukta, sozu bilmece haline koyan, birkac Grekce kelimeyi ipsiz sapsiz bir halde karistirmayi harikulade bir sey sayan gunumuzun retorik bilimi hocalarini taklit etmek istiyorum. Bunlar hicbir yabanci dil bilmezlerse kuflu bir kitaptan birkac eski kelime cikarir ve okuyucunun gozunu kamastirirlar. Bunlari anlayanlar, kendi engin bilgilerinden lezzet duymak firsatini bulurlar ve boylece gururlari oksanir; anlamayanlara anlasilmaz gorunmeleri oraninda da hayranlik konusu olurlar. Zira uzaktan gelen seylere hayran olmak, dostlarim icin az bir zevk degildir. Eger bu sonuncular arasinda, bilgin gecinmek isteyecek kadar bos olanlar bulunursa, kucuk bir memnuniyet gulumsemesi bir onaylama isareti ve eseklerinkine benzeyen bir kulak hareketi, cahilliklerini baskalarinin gozunde ortmek icin yeterli olacaktir...
Bu satirlar Erasmus’un Delilige Ovgu’sunden bir alinti… Bilgin 1465-1536 yillari arasinda yasadi. Kitap 1509’da yazildi ve su anda tam 500 yasinda. Dikkatinizi cekti mi bilmiyorum; ama aradan gecen 500 yila ragmen gunumuz “konusmacilarinda” pek bir degisiklik yok gibi gorunuyor degil mi? Bir zamanlar kendilerinin iyi bir sey yaptigini sanan bu insanlar Latince’ye Grekce kelimeler katiyordu, simdi de bizim insanlarimiz Turkcemizin icine İngilizce kelimeler karistiriyor. Dil bilincine sahip olmak hepimizin sorumlulugu- bu gercek. Aradan gecen uzun yillara ragmen deliligin sitemlerine devam etmesi zorunlu bir gereklilik gibi gorunuyor. Umarim biz bilincli bireyler olarak oncelikle kendimiz buna dikkat eder ve cevremizdeki kisilere de iyi ornek olarak dile hak ettigi onemi iade ederiz.
..
Zamaninizi ayirdiginiz ve (umuyorum ki) dil konusuna hassasiyet gosterdiginiz icin tesekkur ederim..
..
..


GUZEL BIR AVRAT (KADIN) NASIL OLMALIDIR?

GUZEL BIR AVRAT (KADIN) NASIL OLMALIDIR?

From: Serap Dogru
Subject: Guzel bir avrat nasil olmalidir?
Date: Mon, 30 Mar 2009 11:04:36 +0000

GUZEL BIR AVRAT NASIL OLMALIDIR?

Bu tarifi 700 yil once bir bilen yazmis. Ama tarif bence ilginc..
"...Ey ogul! Simdi sana avratlarin guzellik alametlerini anlatacagim. Bu alametlere sahip olan avrat, avratlarin en guzelidir. Alametler ne kadar az ve eksik olursa, avrat da o kadar az guzel olur.
Guzellik alametleri iste bunlardir:
Avradin dort nesnesi kara gerek: Saci, kasi, kirpigi ve gozunun karasi.
Avradin dort nesnesi kizil gerek: Dili, dudagi, yanaklari ve avurdlari.
Avradin dort nesnesi yuvarlak gerek: Yuzu, gozu, topuklari ve bilekleri.
Avradin dort nesnesi uzun gerek: Boynu, burnu, kasi ve parmaklari.
Avradin dort nesnesi hos kokulu gerek: Burnu, azasi (eli, kolu, ayaklari ve bacaklari), koltuk altlari ve ayaklari.
Avradin dort nesnesi genis gerek: Alni, gozleri, gogsu ve butlari.
Avradin dort nesnesi dar gerek: Burun delikleri, kulak delikleri, gobek deligi ve agzi.
Avradin dort nesnesi kucuk gerek: Agzi, elleri, ayaklari ve kulaklari.
Ve dahi avradin basi ne buyuk ve ne kucuk ola.
Ve boynu ne uzun ve ne kisa ola.
Ve eti dahi degirmi (yuvarlak) ola.
Ve benzi ak ola veyahut kaz benizli veya karayagizin guzeli ola.
Ve teni de pembe ola.
Ve saci sik ve uzun ola. Zira sac avradlarin yuzsuyudur.
Ve guldugu vakit guzel ola. Zira avradin gulusunun hoslugu, diger ozelliklerinden once gelir.
Ve gozlerinin karasi cok ola, kaslari da catik ola.
Ve yurudugu zaman, kalcasinin etleri deprene.
Ve huyu tatli ola, sozu tatli ola ve yumusak ola.
İste ey ogul! Bu yazdigimiz sartlar hangi avratta varsa, o avrat guzelliginin olgunluguna ulasmis demektir...
.
.
.


ARILAR ve SINEKLER..

ARILAR ve SINEKLER..

From: hatice yildiz
Subject: Arilar ve Sinekler..
Date: Wed, 1 Apr 2009 10:46:54 +0000

ARILAR ve SINEKLER..
Arilar bilindigi gibi zarkanatlilar takimina girer, sineklerse kisaduyargali iki kanatlilar takimina. Canim ikisi de bocek, ikisi de birbirine benziyor, ikisinin de iki kanadi alti ayagi var, ikisi de ucuyor, mamafih ne fark var, demeyin sakin. Cok fark var efendim, cook!Bir kere arilar uretirler. Urettiklerinden hem kendileri yararlanir hem baskalari. Omurlerini, birseyler ortaya koymak icin gecirirler. Elin (otekinin) emegiyle degil elin emegiyle gecinirler. Gorme duyulari cok gelismistir. Bu duygularini cirkine, pise ve pislige konmak icin degil guzeli, cicegi, tomurcugu gorup ona konmak icin kullanirlar. Cicegi severler, lakin bu sevgi tuketici degil uretici sevgidir. Onun icin de sevdikleri cicegi bala donustururler.
Sineklere gelince: Onlar yalnizca tuketicidirler. Baskalarinin yaptigina konmak icin yasarlar. Onun icin de koku alma duyulari cok gelismistir. Ancak bu duyularini uretmek icin degil tuketmek icin kullanirlar. Sineklerin koku alma duyusunun gelismis olmasi kotu kokuyla iyi kokuyu ayirt etmeleri anlamina gelmez. Onun icin bala da konarlar pislige de. Helal haram demezler, kokmus ve les, beles ne bulurlarsa atlarlar. Severler, sevgileri uretici degil tuketici bir sevgidir. Sevdikleri her seyden karsiliksiz yararlanmanin yaninda, tasidiklari mikroplari da ona bulastirirlar. Arilar caliskandirlar. Gelisiguzel degil sistemli calisirlar. Onlarin isleri aralarinda sûra iledir. (Arap dilinde, sûra kelimesi aslen arilarin cicek cicek gezerek balozu toplamalarina verilen isimdir.) Aralarinda is bolumu yaparlar. Herkes yerini yurdunu bilir. İsci arinin omru erkek aridan uzun olur. Bu onun calismasinin bereketidir. Bir isci ari haddini bilir. İsini gucunu birakip da ana arinin isine burnunu sokmaz. İsine bakar, arkasina degil. Baskasinin ne yaptigindan cok kendisinin ne yaptigiyla ilgilenir. Bilir ki, yaptigi isin sonucunda hem kendisi hem baskalari yararlanacak. O, kendisini kurtarmak icin calissa dahi bundan baskalari da kârli cikar. Onun calisma hirsi, bir bencilligin degil bir gayretin urunudur. Sinekler yalnizca tembel degil, ayni zamanda asalaktir da. Calismadiklari, bir is ortaya koymadiklari icin, dayanismaya da ihtiyac duymazlar. Cemaat halinde degil suru / cemadat halinde yasarlar. İsleri olmadigi icin aralarinda is bolumu de yoktur. Cunku isleri gucleri baskalarinin ortaya koydugu bali araklamak ve hatta ona mikrop karasi calmaktir. Trene bakan inekler kadar bile uslu degillerdir, olsa olsa tren taslayan haylaz cocuklara benzerler. Cunku ne lokomotif olabilmisler, ne vagon, ne ray ve hatta ne de raylarin arasina kalas. Sinekler, baskalarinin yaptigi ballar ve kazuratlarla ilgilenirler, bunlarin arasini ayiramadiklari icin de hep pisi temize, sevabi gunaha, pirinci tasa karistirip dururlar.
Arilar bana Hz. Omer’e atfedilen “Kizmayan adamin esekten ne farki var? sozunu hatirlatirlar. Zararsizdirlar, lakin kendilerine zarar verildigi zaman kizarlar ve oleceklerini bile bile sokarlar. Cunku cok onurludurlar. Durduk yerde kimseye ilismezler ve kolay kolay da kizmazlar. Kizdiklari zaman ise olume dahi goz kirpmadan giderler, siz deyin intihar ben deyim istishad, onlarin ki onurlu bir hayatin onurlu bir bicimde sona erdirilmesidir. Yuvalarini dagitana, mahremiyetlerini ihlal etmeye kalkana, ballarini hoyratca calana tipki Filistin’in istishad eyleminde hayatini yitiren aziz cocuklari gibi cehennem kesilirler. Sinekler ise zararlidirlar. Size ters gelebilir ama igneleri olmadigi, ne kadar kovalarsaniz kovalayin hic kizmadiklari halde zararlidirlar. Konduklari her nimete mikrop tasirlar, o nimeti mahvederler. Ne dersiniz, sinekler acaba onuruna dokununca kizan, kizinca sokan ve sokunca olen bal arilarina terorist, calisan arilara da enayi gozuyle bakarlar mi?
Ben sineklerin dilinden anlamiyorum da.
MUSTAFA ISLAMOGLU


http://arataer.blogspot.com/

FIKRA GIBI..