DELILIGE OVGU..
...Zira burada bu defa, sulukler ornegi dillerini kullanir gibi gorununce kendilerini birer kucuk tanri sanan ve Latince bir nutukta, sozu bilmece haline koyan, birkac Grekce kelimeyi ipsiz sapsiz bir halde karistirmayi harikulade bir sey sayan gunumuzun retorik bilimi hocalarini taklit etmek istiyorum. Bunlar hicbir yabanci dil bilmezlerse kuflu bir kitaptan birkac eski kelime cikarir ve okuyucunun gozunu kamastirirlar. Bunlari anlayanlar, kendi engin bilgilerinden lezzet duymak firsatini bulurlar ve boylece gururlari oksanir; anlamayanlara anlasilmaz gorunmeleri oraninda da hayranlik konusu olurlar. Zira uzaktan gelen seylere hayran olmak, dostlarim icin az bir zevk degildir. Eger bu sonuncular arasinda, bilgin gecinmek isteyecek kadar bos olanlar bulunursa, kucuk bir memnuniyet gulumsemesi bir onaylama isareti ve eseklerinkine benzeyen bir kulak hareketi, cahilliklerini baskalarinin gozunde ortmek icin yeterli olacaktir...
Bu satirlar Erasmus’un Delilige Ovgu’sunden bir alinti… Bilgin 1465-1536 yillari arasinda yasadi. Kitap 1509’da yazildi ve su anda tam 500 yasinda. Dikkatinizi cekti mi bilmiyorum; ama aradan gecen 500 yila ragmen gunumuz “konusmacilarinda” pek bir degisiklik yok gibi gorunuyor degil mi? Bir zamanlar kendilerinin iyi bir sey yaptigini sanan bu insanlar Latince’ye Grekce kelimeler katiyordu, simdi de bizim insanlarimiz Turkcemizin icine İngilizce kelimeler karistiriyor. Dil bilincine sahip olmak hepimizin sorumlulugu- bu gercek. Aradan gecen uzun yillara ragmen deliligin sitemlerine devam etmesi zorunlu bir gereklilik gibi gorunuyor. Umarim biz bilincli bireyler olarak oncelikle kendimiz buna dikkat eder ve cevremizdeki kisilere de iyi ornek olarak dile hak ettigi onemi iade ederiz.
..
Zamaninizi ayirdiginiz ve (umuyorum ki) dil konusuna hassasiyet gosterdiginiz icin tesekkur ederim..
..
..
...Zira burada bu defa, sulukler ornegi dillerini kullanir gibi gorununce kendilerini birer kucuk tanri sanan ve Latince bir nutukta, sozu bilmece haline koyan, birkac Grekce kelimeyi ipsiz sapsiz bir halde karistirmayi harikulade bir sey sayan gunumuzun retorik bilimi hocalarini taklit etmek istiyorum. Bunlar hicbir yabanci dil bilmezlerse kuflu bir kitaptan birkac eski kelime cikarir ve okuyucunun gozunu kamastirirlar. Bunlari anlayanlar, kendi engin bilgilerinden lezzet duymak firsatini bulurlar ve boylece gururlari oksanir; anlamayanlara anlasilmaz gorunmeleri oraninda da hayranlik konusu olurlar. Zira uzaktan gelen seylere hayran olmak, dostlarim icin az bir zevk degildir. Eger bu sonuncular arasinda, bilgin gecinmek isteyecek kadar bos olanlar bulunursa, kucuk bir memnuniyet gulumsemesi bir onaylama isareti ve eseklerinkine benzeyen bir kulak hareketi, cahilliklerini baskalarinin gozunde ortmek icin yeterli olacaktir...
Bu satirlar Erasmus’un Delilige Ovgu’sunden bir alinti… Bilgin 1465-1536 yillari arasinda yasadi. Kitap 1509’da yazildi ve su anda tam 500 yasinda. Dikkatinizi cekti mi bilmiyorum; ama aradan gecen 500 yila ragmen gunumuz “konusmacilarinda” pek bir degisiklik yok gibi gorunuyor degil mi? Bir zamanlar kendilerinin iyi bir sey yaptigini sanan bu insanlar Latince’ye Grekce kelimeler katiyordu, simdi de bizim insanlarimiz Turkcemizin icine İngilizce kelimeler karistiriyor. Dil bilincine sahip olmak hepimizin sorumlulugu- bu gercek. Aradan gecen uzun yillara ragmen deliligin sitemlerine devam etmesi zorunlu bir gereklilik gibi gorunuyor. Umarim biz bilincli bireyler olarak oncelikle kendimiz buna dikkat eder ve cevremizdeki kisilere de iyi ornek olarak dile hak ettigi onemi iade ederiz.
..
Zamaninizi ayirdiginiz ve (umuyorum ki) dil konusuna hassasiyet gosterdiginiz icin tesekkur ederim..
..
..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder