29 Temmuz 2010 Perşembe
28 Temmuz 2010 Çarşamba
Hangisi Kolay ya da Hangisi Zor??
Bağırmak mı kolaydır yoksa fısıltıları duymak mı?
Üzmek mi zordur yoksa kırılmamaya çalışmak mı?
Uyumak mı kolaydır uykulu gözlerle saatlerce araç kullanmak mı?
Söyle Ey Dost,
Yıldızlara uzanmak mı zordur yoksa yanı başındaki güneşe elini uzatmak mı?..
http://arataer.blogspot.com/
Tablo..
Doğduğumuz günden beri bir tablo yapıyoruz, çerçevesi dört ya da altı köşeli;
Her lahza bir fırça darbesi vuruyoruz tabloya, kimimiz tek renk kimimiz alaimisema..*
...
Internetten alıntıdır. (*alaimisema: gökkuşağı)
Victor Hugo 'dan..
Ağlamak için gözden yaş mı akmalı? Dudaklar gülerken, insan ağlayamaz mı?
Sevmek için güzele mi bakmalı? Çirkin bir tende güzel bir ruh, kalbi bağlayamaz mı?
Hasret; özlenenden uzak mı kalmaktır? Özlenen yakındayken hicran duyulamaz mı?
Solması için gülü dalından mı koparmalı? Pembe bir gonca iken gül dalında solmaz mı?
Öldürmek için silah, hançer mi olmalı? Saçlar bağ, gözler silah, gülüş kurşun olamaz mı?
http://arataer.blogspot.com/
27 Temmuz 2010 Salı
Ağlamasın Gönüller..
Ağlamasın Gönüller..
Ağlamasın yıldızlar bu gece sabah olacak diye,
Ağlamasın yakamoz bu akşam ay yok diye,
Ağlamasın hastalar bugün doktor yok diye,
Ağlamasın gönüller bu an yar bildiği sevmiyor diye..
Yeter ulan yeter ağlarsa ağlasın!
http://arataer.blogspot.com/
26 Temmuz 2010 Pazartesi
Kediyi Agactan Indirme Yontemleri ve Biz..
A) Ağaca Tırmanırsınız.
B) Merdiven dayayıp tırmanırsınız.
C) "Gel pisipisi" diye seslenirsiniz
D) Dişi bir kedi getirirsiniz.
E) İtfaiyeyi çağırırsınız.
Cevapların değerlendirmesi aşağıda...
Değerlendirme:
A) Ağaca tırmandıysanız; cesur ve girişkensiniz. İyi bir "satış temsilcisi" olursunuz.
B) Ağaca merdiven dayadıysanız; hedefe hangi yöntemle ulaşacağınızı planlayabiliyorsunuz. İyi bir "halkla ilişkiler müdürü" olursunuz
C) "Gel pisipisi" diye seslendiyseniz, saflık derecesinde iyimsersiniz. Ne yaparsanız, yapın, sakın kendi işinizi kurmayın.
D) Dişi bir kedi getirdiyseniz; kendi işinizi kurup çok başarılı ve ünlü olabilirsiniz.
E) İtfaiye gibi kurtarıcı görevlileri aradıysanız; sorumluluğu başkalarına atmayı beceren "iyi bir üst düzey yönetici" olursunuz.Bu alıntıya ek yapanlar olmuş:
F) Ağacı kesersiniz, böylece başka kedilerin çıkmasını da engellemiş olursunuz. Sizden mükemmel bir " kamu yöneticisi " olur.
G) "Bana ne" deyip yolunuza devam edersiniz. Sizden çok iyi bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olur. Verginizi vererek mis gibi yaşarsınız.
H) Kendiniz dişi kedi kılığına girip ağacın altında cilve yaparsınız. Magazin medyası peşinizi bırakmaz, şöhret olursunuz.
http://arataer.blogspot.com/
EBRU SANATI
En güzel şeyleri bizler için yaratmış Yüce Mevlam,
Resim desen değil, kâğıt ve boya hiç değil,
Ustalıktır adı, bir damla suya yapılan resim sanatı..
Ebruya can ve hayat veren Yüce Mevlamdır,
Bir damla suya bir buçuk damla boya atılmaz,
Resmetmeye çalışılmaz; fırça kullanılmaz,
Umut ve gönül damlatılır suya; boya kullanılmaz...
Ebruya verdiği can ve hayatı işlemesi için usta yaratmış der Ataer,
Beş parmaktır her şeyiyle; her parmak ayrı bir ustalıktır,
Rüzgâr suyu dalgalandırsa da sabreder usta, umudunu suya katar,
Uğruna, şevkini ve umudunu damlattığı suya, sabrı ve dermanı ekler…
Erkek Olmanın Dayanilmaz Keyfi..
Erkek Olmanın Dayanılmaz Keyfi...
* Beş günlük tatil için ufak bir çanta yeter…
* Her kavanozu tek başına açma kabiliyetine sahipsin…
* Makyaj tazeleme sorunun olmadığı için zırt pırt tuvalete gitmezsin…
* Kolundaki, bacağındaki tüyleri mütemadiyen aldırmak zorunda değilsin…
* Bıyıkların utanç değil, çoğu zaman övünç kaynağıdır…
* Kilo aldığında dostların sana acıyarak bakmaz…
* Topuklu ayakkabı gibi bir şeyin üstünde hokkabazlık yapmak zorunda değilsin…
* Ayakkabılarının topuğu ve tırnağın asla kırılmaz, çorabın kaçmaz…
* Saçının nasıl göründüğü hiç önemli değildir…
* Pişireceğin hayvanı kendin avlayabilecek güçtesindir…
* Duş yapman ve giyinmen en fazla on dakika sürer…
* Gereksiz eşyaların bulunduğu bir çantayı taşıma alışkanlığın yoktur…
* Ceketini alıp çıkarsın…
* Beşli paket halindeki donların fiyatı, tek bir sütyeninki kadardır…
* 50 yaşına da gelsen kimse evde kaldığını iddia edemez…
* Yüzündeki tüm renkler orijinaldir. Ne silince, ne de yağmurda çıkmaz…
* Sohbet ettiğin insanlar, bakışlarını göğüslerine doğru kaydırmaz…
* Evlenince soyadını değiştirmek zorunda kalmazsın…
* Her zaman tek parça mayo giyersin…
* Karşı cinsle eşit olduğunu kanıtlamak için adanmış ömür süren hemcinslerin yoktur…
* Kahvehaneler, stadyumlar ve bilumum yerler sırf senin daha keyifli bir hayat sürmen için vardır…
YAHU HEPSI BIR YANA !!!
* Sen hiç "Erkek Hastalıkları Uzmanı" diye bir kavram duydun mu?
http://arataer.blogspot.com/
15 Temmuz 2010 Perşembe
Hayat Ne Garip Bugünlerde..
Mallarımız arttı, keyfimiz azaldı !..
Daha büyük evlerde kalıyoruz ama daha küçük ailelerde yaşıyoruz..!
Konforumuz arttı ama zamanımız daraldı !..
Diplomamız bol ama sağduyumuz az..!
Uzmanlıklar arttı ama sorunlar çoğaldı !..
İlaçlar çoğaldı, hastalıklar arttı..!
Sorumsuzca para harcıyoruz ama az gülüyoruz..!
Trafikte çok hızlıyız ama çabuk parlıyoruz !..
Akşam geç yatıyor, sabah yorgun kalkıyoruz..!
Az kitap okuyor, çok televizyon seyrediyoruz !..
Varlığımızı arttırdık ama değerlerimizi yitirdik..!
Çok konuşuyor ama az gönül veriyoruz ve bol yalan söylüyoruz !..
Para kazanmayı öğrendik ama yuva kurmayı beceremedik..!
Hayata yıllar ekledik, yillara hayat katamadık !..
Ay' a kadar gidip dönmeyi biliyoruz ama komşumuza geçmek için karşıya geçmiyoruz..!
Uzaya ulaştık ama ruhun derinliklerine inemiyoruz !..
Havayı temizledik ama ruhları kirlettik..!
Atomu parçaladık, önyargılarımızı yıkamadık !..
Çok yazıyor ama az gelişiyoruz..!
Daha çok plan yapıyoruz ama daha az sonuç alıyoruz !..
Acele etmeyi öğrendik ama sabırlı olmayı asla..!
Gelirimiz arttı, karakterimiz zayıfladı !..
Tanıdıklar çoğaldı, dostlar eksildi..!
Çabalar arttı ama mutluluklar azaldı !..
Dünya barışı der, silahlanırız !..
Daha mutlu olmak için somurtarak çalışırız..!
Eve çift maaşın girdiği ama çiftlerin boşandığı !..
Dar Ayakkabi..
O ayağımın çizildiği karton benim ayakkabı numaramdı.
Kapının her çalınışında koştum.
Ayakkabılarım bayramdan bir gün önce geldi, siyah-bağcıklı.
O gün onları giymedim. Bayram gecesi yatağımın altına yerleştirdim yeni ayakkabılarımı.
Sabahleyin ev ahalisi kalktığında, ayakkabı kutusu kucağımda sandalyede oturuyordum ben.
Ayağıma olmamıştı ayakkabılarım, dardı ve canımı yakmıştı.
O bayram sabahı canım yana yana yürüdüm.
Bir sure sonra acı dayanılmaz oldu.
Soranlara 'Dizimi vurdum' dedim, ama ayakkabılarımın ayağımı sıktığını kimseye söylemedim.
…
Doğrusunu isterseniz yaşam dar ayakkabıyla yürümektir.
Kimi zaman, dar bir maaş, kimi zaman sevimsiz bir iş...
Kimi zaman, dostluklar, arkadaşlıklar, beraberlikler bir dar ayakkabıya dönüşür.
Kimi zaman, zamandır dar ayakkabı, geçmek bilmez.
Kimi zaman, zenginlik, kimi zaman başınızı koyduğunuz yastık...
Topallaya topallaya gidersiniz.
İnsan öğreniyor yaşamın dar ayakkabıyla yürüme sanatı olduğunu..